Şüpheli kadın ölümleri aydınlatılsın
Kadın cinayetleri ve şüpheli ölümler artarken soruşturmalar sürüncemede bırakılıyor. Adalet ve etkin soruşturma için kadınlar 25 Kasım’da sokakta olacak.
Elif TURGUT
Kadın cinayetlerine ilişkin bakanlık verileri ile kadın örgütlerinin topladığı verilerin uyuşmadığı, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığının Meclis komisyonundaki bütçe görüşmelerinde yeniden gün yüzüne çıktı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bütçe görüşmesinde yaptığı sunumda 2025 yılının ilk on ayında 217 kadın cinayeti işlendiğini ve geçtiğimiz yıla göre kadın cinayetlerinin yüzde 25.2 azaldığını söyledi. Oysa Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun (KCDP) verilerine göre; 2025’in ilk on ayında 235 kadın cinayeti, 247 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Verilerde dikkat çeken şöyle bir nokta var: Şüpheli kadın ölümleri sayısı, kadın cinayeti sayısını geçmiş durumda. Bu durum, Yerlikaya’nın kadın cinayetlerinin azaldığı ve şiddetin önlenmesi için etkili önlemler alındığına ilişkin ifadeleri açısından büyük bir soru işareti doğuruyor: Şüpheli kadın ölümleri gerçekten soruşturuluyor mu?
Okul arkadaşlarının, ailesinin ve kadınların ısrarlı takibi sonucu Rojin Kabaiş’in ölümüne ilişkin bir yıldır adli tıp kurumu (ATK) tarafından bilinen bulgular soruşturma dosyasına yeni eklenebildi. Rojin aranırken arama dar bir alanla sınırlı tutuldu. Baba Kabaiş, emniyet ve valilik yetkililerinin kendisini Rojin’in “İntihar ettiğine” ikna etmeye çalıştığını söyledi. ATK’den, avukatların yaptığı düzenli itirazlar ile cımbızla bilgi alınabildi. ATK’nin soruşturmaya sunmadığı bilgiler cinsel saldırı ihtimalinin bir yıl boyunca soruşturulmamasına sebep oldu. Üstüne üstlük Rojin’e ne olduğunu soranların sosyal medya paylaşımlarına ve haberlere Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi yönetiminin talebiyle erişim engeli getirildi. Gülistan Doku ve Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümlerine dair yaptığı röportaj nedeniyle “Yanıltıcı bilgi yayma” iddiasıyla Mersin’de Mimoza Kadın Derneği Üyesi Şehriban Şeker yargılanıyor.
Rojin’in şüpheli ölümünde yeni bilgilerin ortaya çıkmasını halkın baskısı sağladı; devletin çeşitli kurumları ise sürecin başından beri bu baskıyı ortadan kaldırmaya çalıştı. Üzerinden bir yıldan uzun süre geçti, Rojin Kabaiş’in ölümü hâlâ aydınlatılmadı, şüpheliler yakalanmadı.
Bahsedilen seferberlik nerede?
Soruşturmaların çok uzun sürdüğünü ve sürüncemede bırakıldığını, bu süreçlerde katledilen kadınlardan biliyoruz. Defalarca görüntü kaydı, mesajlaşmalar gibi deliller ile karakola, savcılığa şikayetçi olan, her takip edildiğinde kolluktan yardım isteyen Nilay Kotan’ın öldürülmesinden biliyoruz. İşe giderken öldürüleceği tehdidinin ses kaydı ile şikayetçi olmasına rağmen şikayeti dikkate bile alınmayan Sevilay Karlı’nın öldürülmeden on gün önce şikayetine dair “Kovuşturmaya yer olmadığı kararı” verilmesinden biliyoruz. Yerlikaya’nın bahsettiği etkili önlemler, kadını korumak için seferber olan kurumlar birçok örnekte ortadan kayboluyor.
Sevilay’ın şikayetini ciddiye almayan kamu görevlileri hakkında bir soruşturma açıldı mı? Bilmiyoruz, çünkü bakanlıklar buna ilişkin verilen soru önergelerine gerçek bir yanıt vermiyor. Hatta EMEP Milletvekili Sevda Karaca’nın, “Kadına yönelik şiddete ilişkin yapılan şikayetler konusunda yargı makamlarının işlemleri nasıl denetlenmektedir, görevini etkin bir şekilde yerine getirmeyen kolluk ve yargı mensuplarına ne tür yaptırımlar uygulanmıştır?” sorusuna adalet bakanı bu konuda özel bir istatistiksel verinin bulunmadığı şeklinde yanıt veriyor. Yani Hakimler ve Savcılar Kurulu bu ihmallerde kaç kamu görevlisine nasıl yaptırımlar uygulandığına dair bir veri tutmuyor.

Comments
Post a Comment