Ölen eski polis memurunun oğlu, babasının hapishanede ağır ihmalin kurbanı olduğunu söylüyor.

 Kütahya'da geçen yıl cezaevindeyken COVID-19'dan ölen eski madalyalı polis memuru Veysel Atasoy'un oğlu, babasının ağır ihmal kurbanı olduğunu söyledi.

Atasoy'un oğlu, 11 eylül ayında ölüm yıldönümünde babasının hayatının son günlerinin detaylarını Twitter'dan paylaştı.

"Güçlükle yürüyen babam, altı jandarma tarafından kelepçelenerek hastaneye getirildi", dedi. "Hayatının son 35 günü boyunca yatağına kelepçelendi.

Atasoy, sakinleştirilip entübe edildiğinde bile kelepçeli kaldı.

Atasoy'un oğlu, memurların babasının yoğun bakıma girmesini engellemeye çalıştıklarını, çünkü ona eşlik edemeyeceklerini de sözlerine ekledi.Atasoy'un özel bakıma ihtiyacı olduğunda ısrar eden doktorla uzun tartışmalardan sonra jandarma pes etti, ama artık çok geçti.

"Hapishane yönetimi babamı hastaneye götürmeyi çoktan ertelemişti. Yüksek ateşi olmasına rağmen , onu doktora götürmek veya ilaç vermek yerine yüzünü yıkamasını söylediler"

;

Atasoy'un hastalığı sırasında tuttuğu bir günlüğe göre , birkaç kez ilaç almasını ve doktora götürülmesini istedi, ancak hapishane yönetimi tarafından geri çevrildi.

.Atasoy'un oğlu, atasoy'un hastanede bulunduğu süre boyunca ailenin görmesine izin verilmediğini söyledi."Sadece babama ilgilenen doktorla konuşmak istedik, ama ona her yaklaştığımızda jandarma bizi binadan çıkardı." dedi.

Aile, Atasoy'un ölümünden sadece 12 saat sonra görebildi.

Atasoy, Gülen hareketiyle bağlantısı olduğu iddiasıyla Eylül 2016'da tutuklanmıştı. 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gülen hareketinin takipçilerini hedef aldı.

Soruşturmaları Gülenci bir darbe ve hükümetine karşı komplo olarak reddeden Erdoğan, hareketi terör örgütü olarak belirledi ve üyelerini hedef almaya başladı.Gülen'i ustalıkla suçladığı 15 Temmuz 2016'daki iptal edici bir darbenin ardından harekete yönelik baskıyı yoğunlaştırdı.

Hızla yayılan COVID-19, salgın öncesinde insan hakları ihlalleri, aşırı kalabalık ve sağlıksız koşullarla zaten nam salmış olan Türkiye'deki cezaevlerinde daha büyük endişelere yol açtı.Siyasi tutukluların ölümü, Türk hükümetinin sağlıklarını nasıl tehlikeye attığını bir kez daha gözler önüne serdi.